At Çocuk

Bir Babanin, Oglunu Iyilestirme Mücadelesi“Bu, herkesin duymasi gereken bir hikâye.” - Temple Grandin“Oglumuz, sevgili bebegimiz elimizden kayip gidiyordu ve bunu engellemek için hiçbir sey yapamiyorduk.” Rupert Isaacson, oglu Rowan’a otizm teshisi kondugunda, kendi deyimiyle yüzüne beyzbol sopasi yemis gibi olur. Birlikte at kosturmayi hayal ettigi oglu, kendi dünyasinda yasayan bir otistiktir. Rupert, oglunun bazen saatler süren öfke nöbetleri karsisinda ne yapacagini bilemez haldedir. Aylar süren terapilerden de umut verici bir sonuç alinamaz. Belki de onunla hiçbir zaman gerçek bir baba-ogul olamayacaklardir. Derken bir gün mucizevî bir sey olur: Rowan, ilk kez birisiyle gerçek anlamda bir iletisim kurar. Bu kisi Betsy’dir. Kosup kendisini ayaklarinin dibine attigi Betsy. Onu toynaklariyla ezmek yerine basiyla selamlayip atlara özgü bir dille itaatkârligini gösteren hasin kisrak. Ve Rowan konusmaya baslar. Oglundaki gözle görülür degisimler karsisinda saskina dönen Rupert’in aklina çilginca bir soru gelir: Acaba dünya üzerinde atlarla tedavinin mümkün oldugu bir yer var midir? Cevap evettir ve bu yer Mogolistan’dir. Alti bin yil önce atlarin ilk olarak evcillestirildigi yer. Samanizm’in Budizm’le birlikte resmî din oldugu ülke. Oraya gidecek ve ogluyla birlikte at sirtinda, bozkirlarin gizemli sifacilarini bulacaktir. Kim bilir belki de Rowan’in otizmi, yasamlarini karartmak yerine, büyük bir maceraya bir kapi açacaktir.Uçsuz bucaksiz Mogolistan topraklarinda oglu ve esiyle birlikte yaptigi bu bir aylik yolculugu kendisi için içsel bir yolculuga dönüstüren yazar, okurlari otizmin o gizemli dünyasini kesfe çagiriyor. “Rupert Isaacson, roman gibi okunan bir yolculuk hikâyesi anlatmis. At Çocuk hayata bakisinizi degistirecek, zevkle okunan bir kitap. Bir klasik!” —Luis Alberto Urrea