Bağdata Geldiler

Dünyanin en ünlü yazarlarindan Agatha Christie, ilk kez Türkçeye çevrilen romani Bagdat’a Geldiler ile bir kez daha okurla bulusuyor. Polisiye türünün basarili isimlerinden biri olan Agatha Christie, Bagdat’a Geldiler de ilginç bir ikiliye dikkat çekiyor: ABD ile SSCB. Yazar, romanin ana kurgusunu bu iki büyük gücün bitmek tükenmek bilmeyen ekonomik savaslari üzerine kuruyor. Süper güçlerin gizli toplantisinin Bagdat’a yapilmasina karar verilmistir. Ancak Bagdat, toplantinin ve daha da önemlisi Dünyanin gelecegi için hiç de güvenli bir yer degildir. ABD ve SSCB gizli ajanlari uzun yillardir sürdürdükleri ölüm-kalim savasina Bagdat’ta devam etmeye kararlidirlar ve hiç aksatmadan planlarini kurmaya baslamislardir. Bu kez romanin bilmecesini çözmek ise genç bir kahramana düsecektir; süphesiz yazar böyle istemistir ve Christie’nin diger kahramanlari kadar ünlü olmasa da Victoria da en az onlar kadar akilli ve is bitiricidir. Victoria Jones Bir Ingiliz olan Victoria, sevimli, yaramaz ve bir o kadar da sekreterlik konusunda yetersiz bir genç bayandir. O, insanlari taklit etmeyi ve sik sik -bunlarin çogu hayal gücünün ürünüdür- yalan söylemeyi sever. Isinden kovuldugu bir sabah kaderinin ona hayal gücünü sonuna kadar kullanabilecegi bir çizgi çektiginin farkinda degildir; ta ki yakisikli genç Edward ile tanisincaya kadar... Iki genç FitzJames Parki’nda karsilasirlar. -Bundan sonra yazarin, hem okuruna hem de Victoria’ya büyük bir sürprizi olacaktir.- Çünkü her sey iki büyük gücün ajanlari tarafindan çok önceden planlanmistir. Diger önemli kahramanlar arasinda Bay Dakin ve hayatini dünyanin barisi ugruna yitiren Henry Carmichael -romanin kilit kahramani- de vardir. Romanin kurgusu içinde bir parça komünizm de islenir; adini Zeytin Dali koydugu bir kurum da yazarin komünizm yaklasimindan payini alir. Baris için savas Söz konusu olan Çin, Türkistan, Kürdistan ve Irak yolculuklarinda Carmichael’in topladigi gerçek kanitlardir ve bunlarin tümü metal cevherleri ile yüksek uranyum üzerinedir. Fakat, bu yer alti zenginliklerini elde etmek için büyük bir dünya savasini göze almaktan kaçinmayan ajanlarin planlari ne yazik ki suya düser. En azindan yazar böyle olmasini istemis ve okura tüm bunlari büyük bir hizla anlattigi heyecanli bir polisiye sunmustur. Romanin son sayfasinda karsimiza çikan –ve süphesiz sasirtici kahramanlardan biri olan- Seyh Hüseyin el Ziyara ise ‘baris’i kendi dilinde ve kendi yasam gerçekligi ile savunur. -Bu arada sonucun baris olmayacagini yine romanin son cümlesinde belirtmekten de kaçinmaz yazar; “Bir anlik sessizligin ardindan ince bir ses bürokrasinin o umursamaz kisiliksizligiyle konustu: ‘Bu gerçekler ABD Baskani ile SSCB Lideri’ne iletilecektir...’” Romanin en mutlu kahramani ise Victoria’dir; genç kahramanini askin sürükleyip getirdigi Bagdat’a yalniz birakmaz Agatha Christie. Victoria’yi yeni bir is ve yeni bir ask beklemektedir.