Biyopolitika

Biyopolitika, 11 Eylül’den sonraki teröre karsi savas, neo-liberalizmin dogusu, irkçi ideolojiler ve soykirim politikalari, çevre meselelerinin idaresi, kök hücre arastirmalari, insani kopyalama ve insan genom projesi türünden biyotibbi ve biyoteknolojik yenilikler gibi oldukça farkli konular üzerine düsünmek için bir araç oldu. Rolünü çok da abartmadan biyopolitikanin pek çok tartismada iktidarin günümüzdeki biçimlerini çözümlemek ve elestirmekte –hayat ile ölüme, irk ile toplumsal cinsiyete, beden ile dogaya iliskin sorunlarin yani sira iktidarla tahakkümün daha geleneksel sorunlarina baglanarak son derece yeni ve özgün– bir yorum anahtari görevi gördügü söylenebilir. Aslina bakilirsa tartismanin yogunlugu ve biyopolitikanin önemi, terimin çagimizda asli olan kimi konulari tam da kalbinden yakaladigini göstermektedir.Biyopolitika, o kadar sik ve bazen yersiz biçimde kullaniliyor ki neyin kastedildigi, ne kadar isabetle anlatildigi anlasilamiyor bile. Thomas Lemke, kavramin çözümleyici ve elestirel potansiyelini, çikis noktalarini irdelerken, asil olarak bu muglakligi gidermeyi basariyor. Biyopolitika kavraminin tarihini özetleyerek günümüzün kuramsal tartismalariyla iliskisini kesfe çikiyor. Bu çaba hem biyopolitika kavramini dogru bir baglama oturtuyor hem de zihin açici bir dille sosyoloji ve felsefeye getirdigi katkiyi maharetle betimliyor.Biyopolitika hakkinda açiklayici ve ufuk açici bir kitap...