Büyülü Fener

Sonra birden bir gonk sesi yirtar karanligi...Uzak bir fenerin isigi aydinlanir önünüz sira... Gözbebeklerinizi o isiga kilitler, gözkapaklarinizi kirpmadan o isigin çagrisina kosarsiniz. Sisler dagilmaya baslar yavas yavas...Neseli gece kelebekleri gibi isigina yöneldiginiz büyülü fener, rengârenk vaatlerle sizi kendine çeker.Neler yoktur ki, fenerden yansiyan isigin huzmesinde:Küçük mutluluklar... Büyük sevdalar... Tutkulu asklar... Bugulu gözler... Hasret ve saadet öyküleri... Gerçek hayattan devsirilmis tatli hayaller...O an, ne yalnizliginiz kalir ne kayipliginiz...Büyülü Fener'de anlatilanlar sinemaya dair olsa da Can Dündar'in kalemi, beyazperdeyi kaldirip filmlerin devamini siyasetin arka sokaklarinda ariyor. Örnegin Othello filmi üzerinden Ankara'daki koltuk çekismelerini, Hollywood üzerinden Amerika'nin yeni imaj politikalarini, Yüzüklerin Efendisi'nden hareketle tarihimizde o iktidar yüzügünü takip çikaramayanlari yorumluyor. Gece Yarisi Ekspresi'nin yarattigi travmayi, "elimize geç ulasmis bir dost mektubu" olarak tanimladigi Yol'un Türkiyesi'ni anlatiyor. Masumiyet, Bir Zamanlar Anadolu gibi yakin zamanlarin önemli filmlerine ait degerlendirmelere, bellegimizde yer etmis sinema mekânlarina, sinemanin unutulmaz simalarinin portrelerine de yer veriliyor Büyülü Fener'de... Kisacasi filmlere kendi isigini düsürüyor Can Dündar; o büyülü karelerden hayata, tarihe ve gizli sakli köselerimize bakarak daha önce farkina varmadigimiz renklere dikkatimizi çekiyor...Ince Kapak: