Çağın Vicdanı: Bediüzzaman

Vicdan için, ‘ne yapmak gerektigini söyleyen iç ses, yanlis yapmaktan koruyan iç bekçi, hiçbir sey yapmama yanlisindan koruyan iç ölçü, nasil yapacagini anlatan bir iç egilim’ denilir. Vicdanin dogru tanimi buysa, ‘çagin vicdani’dir Bediüzzaman. Çünkü, dogup büyüdügü topraklar, Islâm dünyasi ve bütünüyle dünya büyük acilar yüklü zorlu bir sinanmadan geçerken, maddî-manevî her türlü savrulma ve bunalimin yasandigi bir dönemde, bunca kargasa ve gürültüye ragmen vicdaninin sesine kulak vererek çagin ‘vicdanî normlarini’ belirlemistir. Onun akil ile kalbi bulusturan düsünce sistemi ve akildan kalbe yolculugu içeren yasama modeli ise, bu vicdanî degerleri herkes için yasanabilir hale getiren bir yol haritasi niteligindedir. Çagin Vicdani Bediüzzaman, ‘çagin vicdani’ olabilmis bir düsünürü, hayati ve tefekkürüyle gündeme tasiyor… Bu çagda kelimenin tam anlamiyla ‘insan’ olmak ve ‘insan’ kalmak isteyenler için, elinizdeki kitap çok sey söylüyor… Bediüzzaman kadar yanlis anlasilmis bir insana tarihte çok az rastlanir. Onun hakkinda kalem oynatmak mayinli araziye girmek gibiydi. Türkiye’mizin tarihinde ‘Psikolojik Savas’in kurbani olan bu degere sahip çikmazsak tarih bizi ayiplar diye düsündüm. Balik okyanusta dogar, büyür, yasar ve ölür; fakat okyanusu bilemez. Bunun gibi, hakikatin kölesi olmus hür adam Bediüzzaman’i bilememisiz. Sahici bir insan, sefkatli bir üstad, yoksul ama kanaat zengini bir hoca, müthis bir bellek, keskin bir zekâ, sasirtici bir muhakeme gücü ile karsi karsiyaydim. Bu bilgileri okuyup kendime saklayamazdim, çünkü kendimi borçlu ve sorumlu hissediyordum. Gerçekleri arayanlara vasita ve vesile olmam gerekir, diye düsündüm.