Devletin Kızı Lülü

Dik yamaçlara dikilmis ciliz meyve fidanlari gibiydiler. Yapraksiz ince gövdelerinden kimse anlamadi. Büyüyüp ne çiçekler açacaklarini, ne kokular yayacaklarini da...Gölgesinde ne misafirler agirlayacak, hisirdayan yapraklari kimlerin içine huzur verecekti, kim bilir...Bir örnek siyah beyaz çubuklu kazaklar ve gri pantolonlarla disaridan bakan hemen anlar ve tanirdi ‘yuva çocugu’nu.Yuva çocugu demek, büyüdügünde yasam tarzi, hayata bakisi, konusma sekli, giyim kusami birbirinden ne kadar farkli olursa olsun, bütün farkliklarina ragmen gerçekten ‘farkli’ sevenler demekti.Farkli sevenlerdendi Lülü de...Lülü belki kiriklar biriktirirdi minik yüreginde, safça ve sevgi dolu bakan gözlerinde...Belki görür de bakislarindan anlarlar ümidini tasidi hep. Içinde hiç bitmeyen bir özlemi vardi bilinmeyene, terk edene, mecburen birakmak zorunda kalana. Bir de mücadelesi vardi. Basina gelenlerin sorumlusu kendisiymis gibi ‘karsisinda’ olan herkesle...***Lülü Devletin Kizi kitabi, yuva ve yurt çocugu olan bir kizin, Lülü’nün, gerçek yasanmis hikâyesini konu aliyor. Ayrica duygularini, düsüncelerini, üzüntülerini, kederlerini, zorluklarla mücadelesini, hayallerini, umutlarini ve her seye ragmen küçücük mutluluklarini da...