Fildişi Kuyu

Aslinda 'fildisi kule' diye bir sey yok. Yazar eserini hazirlarken gündelik hayatla arasina mesafe koymak zorunda; ama bunu sanildigi gibi herkese yukaridan bakan, hayattan kopuk bir kulenin içinden degil, aksine, hayatla, insanlikla, insanligin acilariyla özdeslesen bir yerden yapiyor. Yazar, gündelik hayattan bahsediyor göründügü zamanlarda bile, gündelik hayatin derinlerinde saklanan “gerçek hayat”la iliski kuruyor aslinda. Edebiyat da psikoloji de görünen gerçekligin altindakilere ulasmayi amaçliyorlar. Bir kuyu gibi, maddenin ve zamanin yüzeyinden olabildigince derinine inmeye çalisiyorlar. Bu yüzden edebiyat ve psikoloji, bize fildisi bir kuyunun içinden sesleniyor, bizi fildisi bir kuyunun içine çagiriyorlar.
Fildisi Kuyu, uçlarini edebiyat, psikoloji ve cinsiyetin çektigi köseler arasinda Türk ve Bati edebiyatinin temel eserlerini, roman, öykü, piyes gibi çesitli edebiyat dallarini, erkekler üzerine yazan kadin yazarlari ve kadinlar üzerine yazan erkek yazarlari, Freud, Jung, Lacan, Klein, Bion, Winnicott, Rollo May, Paul Tillich gibi psikanalistleri ve analitik psikoloji uzmanlarini bünyesinde bulusturup harmanlayan bir derleme.