Geldikleri Gibi Giderler

Bir devletin yeniden doğuş hikâyesi! Bu hikâyenin başlangıcı ise kahraman Türk ulusunun küçücük bir kıvılcımı büyük bir yangına dönüştürmesi ile gerçekleşiyor. Bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atan Mustafa Kemal Atatürk, başkahraman olarak tarihe altın harflerle adını yazdırırken onun yanında yürüyen nice şanlı devlet adamı, nice yiğit Türk askeri ve kahraman yürekli Türk milleti, yeniden doğuşumuzun fitilini ateşlemiştir. Bütün imkânsızlıklara rağmen dört bir yandan İtilaf Devletleri işgalleri altında kalmış Türk topraklarında “Milli Mücadele”mizin ilk adımları atılır.
Türk topraklarını ele geçirmeye niyetlenmiş ve üzerinde türlü emeller peşinde boş hayallere kapılmış İtilaf Devletleri mensubu ülkelerin, her bir karış toprağımızı satın almaya çalıştığı bu dönemde, “Kurtuluş Savaşı”nın yakılan ateşi, tüm tarihi değiştirir. Osmanlı Devleti’nin tarih sahnelerindeki son adımları, bir yandan Türk ulusunun tavizler vermesine neden olacak anlaşmaları karşımıza çıkarırken bir yandan yeni bir “Türk Millî Ruhu”nun doğuşunu hazırlamıştır. Bu ruh ile hareket eden Türk milleti, gerek Mustafa Kemal ve arkadaşlarının gerekse Kuvayımilliye hareketi mensuplarının tek yürekte vücut bulmasının ardından tüm olumsuzluk ve imkânsızlıkları lehine çevirmeyi başarır. Düşmanlarına karşı Türk milleti, İnönü, Sakarya Meydan Muharebesi, Çanakkale gibi nice savaşlarda destansı zaferler kazanır. Kurtuluş hikâyesi adım adım yazılırken Türk ulusu ve temsilcileri, nice anlaşmaların kabul edilemez şartlarına karşı “Türk’ün başı eğilmez.” bilincini ispatlamıştır. Kaleme alınan bu kitabın her bir satırı ise işte bu “Kurtuluş Hikâyesi”nin yazılışını, tarih sahnelerindeki tüm çıplaklığıyla yüreklere işlemek içindir.