Henüz

Ahmet Tulgar, edebiyatla siyasetin bulustugu yazilariyla tekrar okurlarinin karsisinda..."Henüz" içinde umut barindiran, gelecek vaadinde bulunan bir kelime. Henüz geç kalmadigimizin, daha güzel günler görecegimizin, degisimin mümkün oldugunun müjdecisi. Ahmet Tulgar birkaç yillik zaman dilimine yayilan yazilarinda "Henüz" diyor. Evet, maden ocaklarinda isçiler ölüyor.Evet, cezaevlerinde en temel haklarini alabilmek için açlik grevi yapan tutuklular ölüm sinirina geliyorlar. Evet, yasaklar sürüyor... Simdilik. Henüz...Tulgar yazilarinda sadece bu konulara deginmiyor. Ajda Pekkan'dan Foucault'ya, Thomas Mann'dan "acilarin kadini" Bergen'e, Alex de Souza'nin Kadiköy'e dikilen heykelinden Bruce Springsteen'e uzanan genis bir yelpazede kendi izlenimlerini de dile getiriyor. Ve elbette, dil. Dil ve dilin kullanimi, yazilarin tümünde Tulgar'in en önemli meselelerinden biri olarak ön plana çikiyor. Ahmet Tulgar, edebiyatla siyasetin bulustugu yazilariyla tekrar okurlarinin karsisinda...Müzikleriyle geliyorlar. Akordeonlariyla. Oranin melodileriyle, gelir gelmez ögrendikleri buranin melodileriyle. Adrian ile geliyorlar. Adrian en fazla bir yasinda. Babasi çaliyor, annesi onunla masalari geziyor... Garsonlar talimatli, siki siki tembihli, daha kapidan geri çeviriyorlar, daha kaldirimdan. Zabitalar emre amade, üniformaya meftun... Herkes gümrük memuru artik yani. Herkes kayitli ekonomi taraflisi. Herkes ekonomiye kayitli ama yoksulluga kayitsiz.Ince Kapak: