Bu çalismanin amaci, Islâm Medeniyetini teskil eden dinamiklerin sosyal hayatta birinci derecede etkin, belirleyici ve egemen oldugu bir dönemde, Islâm ilim ve kültür çevresinde yetismis büyük bir ilim adaminin, Islâm Medeniyetine dair özgün tasavvuruna dikkat çekmektir.
Ibn Haldûnun Islâm Medeniyetine dair açiklamalari, bilimsel nitelikli bir tarif olmakla beraber daha ziyade Islâm Medeniyetinin ifade ettigi manaya, öze ve dayandigi esaslara dairdir.
Ibn Haldûnun açiklamalari, Islâmin baslangicindan 800lü (M. 1400) yillara kadar olan devreyi kapsar. Ibn Haldûn, cografî bakimdan Hicâz, Sâm, Irâk, Kuzey Afrika ve Endülüsü, siyasî bakimdan Hulefâ-yi Râsidîn, Emevî, Abbâsîler ile Kuzey Afrika ve Endülüsteki devletleri merkeze almis ve bunlar üzerinde yogunlasmistir.
Mukaddimede tevhîd ilkesi hiç ihmal edilmemistir. Bazi fasillari tevhîd konusuna ayrilmakla birlikte, her fasilda ve fasillarin sonlarinda tevhîdi ifade eden ayetlere, hadîslere, özdeyislere ve tevhîde dair tesbitler içeren baska cümlelere yer verilmistir. Ibn Haldûnun bu tutumu, ilimlerin nihâî gayesi konusundaki Islâmin anlayisini yansitir. Çünkü Islâmda ilimlerin üstünlügü, konusuna ve hedefine bagli oldugu gibi ilimlerin özü ve nihaî gayesi de Allahi tanimaktir (marifetullah). Bu sirrin tam çözülmesi ise hâdis olan eserden, Kadim Müessire/Yüce Allaha istidlâl yoluyla olur. Yüce Allah: Ben cinleri ve insanlari, ancak bana kulluk etsinler (yani tanisinlar) diye yarattim (ez-Zâriyât Sûresi, 51/56) buyurmustur.
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli