Bu kitap, zirveden manzarayı izleyen bir adamın öyküsü değil, zirveyi aklına ve kalbine inançla yerleştirmiş bir kişinin yolculuk hikâyesidir.
Hayat, önümüze engeller çıkaran, pek çok defa kayboluşlar yaşatarak yoran, arayışların ve acının hiç bitmediği kötü kurgulanmış bir oyun değil, bilakis, engelleri aştıkça haz veren, terlettikçe güçlendiren, öğreten bir yol. Ona söverek, kaderci ve karamsar bir dünya kurarak, ondan vazgeçerek nefes almaya devam etmek, kendimize yapabileceğimiz en büyük kötülük. Yaşamın varmak değil, gitmek, ilerlemek, kendi yolunda yürümek, düşünce kalkmak cesareti olduğunu biliyoruz artık. O halde sıra toparlanıp ayağa kalkmakta...
Yüzünüzü neye döndüğünüz önemli, neyi seçtiğiniz, kendinize neyi ilke edindiğiniz... Şüphesiz ki “amaç” sadece kazanmak değil, kazandığını paylaşmak, “paylaşmak” bir zorunluluk değil, insani hazların en değerlisi, “değer” öğretilerimiz doğrultusunda bizlere huzur ve tatmin hissini yaşatan önemli bir yaşam unsuru, “sevgi” yaşama sıkı sıkı tutunmanın en temel motivasyonu, “hayatı amaçları tüketmeden, paylaşarak, değerler ve ilkeler doğrultusunda sevgi ile yaşayabilmek” ise şansın ta kendisi olmalı.
Hadi güzel kardeşim!
Kaldır başını ve daha bir tevekkül içinde bak yaşama. Ona değer katacak sensin, unutma!
Nasıl mı?
Öğrenerek, üreterek, paylaşarak, destekleyerek, düşleyerek, düşünerek, affederek, barışarak, saygı duyarak ve çok severek... Ve belki de en önce, İÇİNDEKİ DAĞI AŞarak…
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli