İmparatorluğun Yeni Kılığı: Kaybedilen ve Tekrar Ele Geçirilen Paradigma

Binyilin sonlarina dogru Soguk Savas bitmis ve tarihin sonu ilan edilmisti. Gariptir, simdilerde ise ’tarihin’ bütün varligiyla aramizda oldugundan neredeyse kimsenin kuskusu yok. Yakin zamana kadar agiza almaktan imtina edelim “emperyalizm“ ve “imparatorluk“ kavramlarinin yaygin bir sekilde tartisiliyor olmasi bile tarihin ’hissedildiginin’ göstergesi herhalde. Fakat o Tarih, birbirinden ne kadar farklari olursa olsun, bütün toplumlarin ayni kavsakta bulusacagi bir yere mi götürmektedir bizleri bu sefer? Modernlesme adi verilen bu projenin emperyalizm ve imparatorlukla ilgisi nedir? Toplumsal fenomenleri açiklamakla görevli sosyal bilimler ve kendini dünyayi açiklayip dönüstürmeye vakfetmis Marksistler bütün bu gelismelerin neresinde durmustur? Peki tarihin bilgisine en fazla erisimi olan tarihçiler nasil kurgulamaktadir geçmis deneyimleri? Böylesi çetrefil sorularin cevaplarini arayan Harry Harootunian’in kisa ama düsünsel açidan da “hacimli“ çalismasi, imparatorluk geçmisinin üzerine bina edilen bir ulus devlette yasayan, ’Batililasma’ ve ’gelisme’ gibi sorunlarla hayli mesgul olmus Türkiyeli okur için ayrica deger tasiyor. Bir baska deyisle, sadece sosyal bilim ögrencilerine degil bu çetin sorulara verilen basmakalip cevaplarla yetinmeyip daha zengin bir bakis edinmek isteyen herkese sesleniyor bu kitap. (Tanitim Bülteninden)