Akşam eve döneceğimiz saate göre rota belirlemek, evden çıkarken
şehrin nerelerinden geçeceğimize göre kıyafet seçmek gibi gündelik
hayatımıza dair ayrıntılar yanında bir de pek görünür olmayan
konular var: ekonomik imkânlarımız dolayısıyla seçme imkânımız
varsa, şehrin neresinde oturmak daha güvenli ve rahat? Mahalle
hayatı, çocuğu olan bekâr bir kadın için siteye göre daha mı güvenli?
Yaşadığımız yerde çevremizle kuracağımız ilişkilerin sınırları olmalı
mı? Erkek arkadaşlarımızın eve girip çıkması sorun olur mu?
Ailemizin ya da arkadaşlarımızın oturduğu mahallede yaşamak,
kolaylaştırıcı olabilir mi?
Şehirde yalnız yaşayan kadınlar, fizikî şiddet tehdidiyle sınırlı olmayan
korkuların kıskacındalar, çoğunlukla. Adeta davranışlarına, bakışlarına
sinmiş bir ihtiyatla yaşıyorlar. Gözetilmiyor ama gözetleniyorlar.
Sadece sosyal ilişki rejiminin ve mekânların erkekliği değil, bekâr
kadınların sosyal politikaların menzili dışına itilmiş olması da, onların
yaşamını zorlaştırıyor. Oysa, yalnız yaşayan -kimisi de çocuklukadınların
varlığı, özellikle büyük şehirlerde giderek genişleyen bir
vakıa.
Ceren Lordoğlu, mekâna feminist açıdan bakan çalışmasında,
İstanbul’da farklı sınıfsal ve kültürel konumlardan bekâr kadınların
bu meseleyle nasıl baş ettiklerini inceliyor. Nasıl taktikler geliştiriyor,
arkadaş, aile, komşuluk, mahalle ilişkilerini nasıl kuruyor ve nasıl
hissediyorlar?
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli