Kanuni Hicviyesi

Ahmet Atillâ Sentürk, keder ve öfke hisleriyle nazmedilen meshur "Sehzâde Mustafa Mersiyesi"ni yorumlayarak dönemin olaylarina edebiyata yansidigi pencereden isik tutuyor. Yükselen bir sair ve padisahin kulu bir asker, dünyanin en güçlü hükümdari Kanuni'ye itham ve hakaretleri cesaretle yöneltiyor. Yigit sair, haksiz yere idam edilen sehzadeye dökülen gözyaslarina tercüman oluyor. Üstelik kivrak zekasi ve ustaca kullandigi dil sayesinde eserinde kendisini mahkum ettirebilecek hiçbir delil birakmiyor. Entrikalarla padisahi kiskirtan düzenbaz vezir Rüstem Pasa ve padisahin gözdesi Hürrem Sultan da suçlamalardan nasibini aliyor. Halkin ve ordunun kendisine ümitler bagladigi bir sehzade, tahtinin oglu tarafindan ele geçirilecegi vehmiyle aldatilan ihtiyar bir baba, sahte mektuplar, yargisiz infaz, tarihi etkileyen bir idam, galeyana gelen ordu, zapt edilemeyen bir kalem, haksizlik karsisinda susmayip ikbal vadeden bir hayati feda eden bir sair, Türk edebiyati tarihinde bir hükümdar aleyhinde ilk defa bu derece sivrilen bir dil, hakaret mi yoksa iltifat mi kestirilemeyen bir üslup, bundan cesaret alan kadinli erkekli bir sairler toplulugu, daima mutlak otoritenin yaninda olmakla itham edilen bir edebiyatin sira disi kahramanlari ve hicvedilmense ragmen susmayi tercih eden dünya hâkimi bir hükümdar...