Kierkegaard

Soren Aabye Kierkegaard’un (1813-1855) eserleri, günümüzde hâlâ ilgi görmesine karsin bir baglama oturtulmamis, yasadiklariyla yazdiklari arasinda bir baglanti kurulmamistir. Hâlbuki bu yazi faaliyetinin içine yerlestigi genel bir felsefi sema bulunmaktadir. Kierkegaard, hayatini, varolusun derin anlamina dair karmasik kesiflere adamis bir yazardir. Bu anlamda bütün yazdiklari, kendi hakkindadir. Öte yandan okurlarini kendi varoluslariyla yüzlestirmek isteyen bir düsünür olarak yazdiklari sadece kendisiyle ilgili degildir; dünyada birey olma mücadelesine kafa yormustur ömrü boyunca.Pisman olmak ve bunun acisiyla hayati boyunca baglanmak için ayrildigi sevgili nisanlisi Regine’nin kendisinden tiksinmesini saglamak amaciyla yazdigi Ya/Ya da, onun müstear isimle yazdigi ilk kitaptir. Sonuçta ömrü boyunca hatirasina bagli kaldigi Regine’yi kendinden sogutmayi basaramamis, bu arada okur nezdinde büyük ilgi gören eser sayesinde taninan bir yazar olmustur. O da Bastan Çikaricinin Günlügü, Korku ve Titreme, Ironi Kavrami, Kaygi Kavrami, Felsefe Parçalari Ya Da Bir Parça Felsefe gibi yapitlarla bu ilginin karsiligini vererek dünya felsefe tarihi içinde saglam bir yer edinmistir. Kierkegaard, tutarli ve zaman içinde gelisen bakis açilari kazandirdigi ondan fazla müstear isimle yazdigi kitaplarda, o karakterleri birbirleriyle ve kendisiyle tartistirmak gibi inanilmaz bir sey yapacak kadar özgün düsünce zenginligine sahip bir polemikçidir. “Insanliga olan sevgisi nedeniyle” görevinin “her yerde güçlük çikarmak” olduguna karar verip bu yolda tek basina azimle yürüyen bu ilginç düsünür, çevresiyle giristigi mücadele ve rekabetten ibaret olan kisa ömrünün son deminde dünyadaki mevcudiyetinin amacina ulastigini söyle dile getirmistir: “Tinim o kadar güçlü ki artik bedenimi boguyor.”Oslo Üniversitesi Felsefe Bölümü’nün kidemli hocasi Alastair Hannay’in, Kierkegaard düsüncesinin olusum evrelerine odaklanarak ilerledigi elinizdeki kitap, bu ilginç felsefecinin eserlerini hayatinin içine oturtan ve hayatiyla felsefesinin örtüstügünü ortaya koyan ilk biyografidir.