Koynumdaki Yılan

Bir bosanma serüveni.Sancili, sasirtici, acili…Ikisi de ünlü. Ikisi de gazeteci. Ikisi de magazinci. Ikisi de basarili. Burhan Akdag ve Müge Anli.Tutkulu bir askla baslayan iliski evlilikle sonuçlaniyor, bir çocukla taçlanmisken birden mutlu son yok oluyor. Bahara yakin günlerde tam kocakari soguklari zamani yerle bir oluyor hayat. Acili bir serüven basliyor.Mahkeme koridorlari, karakollar, kelepçeler, hatta ertelenen hapis cezalari… Ardi ardina gelen suçlamalar ve gözyasi.Kizini görmek isteyen bir babanin kimi zaman öfkeli, kimi zaman hüzünlü direnisidir "Koynumdaki Yilan"."Cumayi cumartesiye baglayan gece heyecandan neredeyse hiç uyuyamadim. Her tarafim kipir kipirdi. Hayal kuruyordum. O cumartesi günü saat sabah on gibi Kadiköy Hasanpasa' daki Icra Dairesi'nin önündeydim. Binalara bakan bankin üzerinde oturmus heyecanla bulusmayi bekliyordum. Halbuki saat on ikide bulusacaktik. Her yer bombostu, içeride sadece bir polis memuru vardi nöbette, bir de ben vardim disarida. Kalbim yerinden firlayacak gibiydi. Hayatim boyunca hiç böyle bir heyecan yasadigimi hatirlamiyordum. Sevgilisini bekleyen yeni asik gibi belki ondan da yogun bir heyecan içindeydim. Dakikalari sayiyordum, 2 saat giderek uzuyordu. Onikiye çeyrek kala pedagog geldi. Giden gelen arabalari gözetliyordum, arabayla geleceklerini düsünüyordum çünkü. Fakat birden bir taksi yanasti, taksinin arka sol caminda Lidya'yi gördüm. Aylardir görmedigim benim küçügüm, her seyim, 'Lidos'um oradaydi iste, içimdeki heyecani, mutlulugu anlatmam imkansiz, adeta bayilacak gibiydim, su anda bile bunlari yazarken ayni heyecani tekrar yasiyorum. Heyecandan ayaga bile kalkamadim."Ibretle okundugunda sagduyunun önemini hatirlatan heyecanli bir yolculuk...