Medeniyet - Müslüman Toplumsallığın İnşası

Bu kitaptaki makaleler Osmanli’dan Cumhuriyet’e geçerken medeniyet kavraminin içeriginin civilisation’a ait anlamlarla yüklenmesini elestirmeye yöneliktir. Kaleme aldigimiz makalelerde "medeniyet"i kendi kültür ve inanç evrenimiz içinden yeniden anlamlandirabilme çabasi ile hareket ettik. Bu kitapta Türkiye’de "medeniyet" kavrami etrafinda düsünce veren çok degerli yazarlarin fikirlerini tahlil etmeye çalistik. Bati ve Dogu’da Müslüman olmayan toplum havzalarinda ortaya çikmis teknik biçimlenmeleri ve iktisadî - politik organizasyonlari "uygarlik” kavrami ile karsiladik. Müslüman toplumlarin uygarliga dönüstükçe "medeniyet” olgusundan kopusuna isaret ettik. Islâm Medeniyeti’nin dogusu ancak ahkâmi yasayan bir Islâm toplumunun ortaya çikisi ile mümkün olacaktir. Medeniyet Islâm dininin ilkeleri ile yasamayi seçmis bir toplumun varligi ile zuhur edecektir. Bu toplum kendi kültür ve teknigini üretir ve bunu adalet /imar / iktisadî tesanüd haline getirdiginde yeryüzünde ahlâk nizami dogar. Bu manada medeniyetin sürekliliginden bahsedilemez. Medeniyet, teknik-ilim degil; Müslüman halklarin iktisadî, içtimaî dindarligidir.Teknikler, esyalar, yol, köprü, vb. bilimsel gelismeler, vs. konular ise kültürdür. Her din kendi olusturdugu toplumun rasyonel düsüncesine göre kültür üretir. Asil çatisma "uygarliklar ile medeniyet” arasindadir. Medeniyet biz Müslümanlarin toplumsal dindarligimizda tezahür etmektedir. Ev-mahalle-cami-bedesten-vakif-sehir kuran fikih ve hukukun insa ettigi adil nizamdir. Medeniyet, toplumu cemaatten (aileden) baslatir ve her halkada daha genis bir cemaatle yapisallasir. Uygarliklar ise ya birey modelleridir ya da klan/asiret sistemleridir. Islâm, hane temelli yapisiyla bu ikisinden de berîdir. Müslüman toplumsalligin yeniden insasi gerçeklesmedikçe bir "medeniyet" kurulamayacagi düsüncesi bu kitabin hareket noktasidir."