Din denilen olgu kimi zaman sevginin kimi zaman da
nefretin kaynağı olmuştur. Bazen insanlara barış ve esenlik
kazandırırken bazen de büyük yıkımlara sebep olabilmiştir.
Bu yüzden bu olguyu çok temelli ve sağlıklı bir biçimde
ele almak gerekmiştir.
Din olgusuyla ilgili olarak bir yandan geniş bir yelpazeyi
kapsayan oluşumlarla, diğer yanda bizzat bu oluşumları
temelden reddeden yaklaşımlarla karşılaşmaktayız.
Dolayısıyla çalışmamızda din kavramını irdeleyerek var
olan yaklaşımları din, dinler ve din karşıtlığı başlıklarında
olmak üzere üç boyutta ele almaya çalıştık.
Modern Batı düşüncesi akıl, bilim ve ilerleme fikrinin
egemen olduğu Aydınlanma anlayışına yaslanan bir
düşüncedir. Bu anlayış, Tanrı yerine insanı, vahiy yerine
aklı, kilise yerine bilimi ikame etmiş ve eskinin kötü,
yeninin daima iyi olduğu yolundaki anlayışı esas almıştır.
Lakin Batı düşüncesi gerek Orta Çağ gerekse Yeni Çağ
boyunca hep kilisenin ekseni etrafında dönüp durmuştur.
Düşünce adamları Orta Çağ’da, kilisenin doğrularını
rasyonel temellere oturtma, Yeni Çağ’da da kiliseden
kurtulma yönünde hamleler yapmakla uğraşmıştır. Bu
hamleler farklı boyutlarda kendini göstermiştir. Kiliseyi
reddetmekle birlikte Tanrı’yı ve dini reddetmeyen eğilim
ile her tür dinsel anlayışı toptan reddeden iki eğilim
olmuştur. Aslında din karşıtlığına dayanan Batı
düşüncesinin, Hristiyan teolojisinin tersyüz edilmiş hâli
olduğu bile söylenebilir.
Çalışmamızı okurken bu meselelerin daha iyi
anlaşılacağını umuyoruz.
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli