Italyan edebiyatinin büyük ustasi Italo Calvino’nun, bundan 60 yil önce yayimlanan ilk kitabi Örümceklerin Yuvalandigi Patika, ilk kez Türkçede" Italyan edebiyatinda özgün ve neredeyse tekil bir örnek olan Örümceklerin Yuvalandigi Patika, elinden birakamadan, bir solukta okunacak kitaplardan"."Bu, yazdigim ilk roman; birkaç öyküm bir yana birakilirsa, yazdigim ilk sey oldugunu bile söyleyebilirim. Simdi elime aldigimda, nasil bir etki yaratiyor üzerimde? Onu kendi yapitlarimdan biri gibi degil de, daha çok, Ikinci Dünya Savasi sona erdikten sonra, bir çagin genel ikliminden, ahlaki bir gerilimden, bizim kusagimizin benimsedigi bir edebiyat begenisinden anonim olarak dogmus bir kitap gibi okuyorum." diyen Calvino’nun bu kitabi, ileride onun nasil hinzir bir yazar olacaginin da habercisi aslinda. Pin adinda bir çocugun gözünden savas, inanç, öfke, kötülük, asagilanma, düs kirikligi üstüne yalin ve etkileyici bir metin olan Örümceklerin Yuvalandigi Patika’nin 1964’te yapilan yeni baskisina yazdigi önsözde, Calvino çarpici saptamalar yapar: "burada, her seyden önce, kitabin imgeleri ve sözleri, akisi, tonu, üslubu, umursamazligi, meydan okumasi yoluyla kendini göstermesi amaçlanmistir. Daha konunun seçiminde, neredeyse tahrik edici bir özgüven sergileniyor. Kime karsi? Sunu söyleyebilirim: Eszamanli olarak iki cephede savasmak; hem Direnis’i elestirenlere, hem de kutsallastirilmis, kusurlarindan arindirilmis bir Direnis’i savunanlara meydan okumak istiyordum."Sosyalist kahraman yaratmak, devrimci romantizm gibi kolay malzemeye tepkili Calvino sunlari dile getirir: ‘Öyleyse, ben de size, içinde hiç kimsenin kahraman olmadigi, hiç kimsenin sinif bilincinden haberli olmadigi bir partizan öyküsü yazacagim. ‘En alttakiler’in, lümpen proletaryanin dünyasini anlatacagim! (Benim için o zamanlar yeni bir kavramdi bu ve büyük bir kesif oldugunu saniyordum. Anlati için geçmiste en kolay malzeme oldugunu, öyle olmayi da sürdürecegini bilmiyordum.) Ve bu, bütün yapitlarin en olumlusu, en devrimcisi olacak! Zaten kahraman olan kisiden, zaten sinif bilinci olan kisiden bize ne! Anlatilmasi gereken, oraya varis sürecidir! Bilincin berisinde tek bir birey kaldigi sürece, bizim görevimiz onunla, yalnizca onunla ilgilenmek olacaktir!’ Böyle düsünüyordum ve bu öfkeli polemikle yazmaya koyuldum; en candan dostlarim kabul ettigim, aylarca ama aylarca bir tas kestaneyi ve ölüm tehlikesini paylastigim, yazgilari için üstlerine titredigim, gözlerini bile kirpmadan ölümü göze alislarina, her türlü bencillikten arinmis yasam tarzlarina hayran oldugum kisilerin yüz çizgilerini ve karakter özelliklerini çarpitiyor, bunlari sürekli tikleri, kaba ve gülünç kusurlari olan maskelere dönüstürüyor, öyküleri üzerindeki bulanik alacakaranliklari "gençlik safligimla bunlari ben bulanik alacakaranliklar olarak hayal ediyordum" yogunlastiriyordum... Sonradan, yillarca içimde tasiyacagim bir pismanlik duyacaktim bu yüzden...
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli