Radyoculuk Geleneğimiz ve Türk Musikisi

“Türk musikisinin bilhassa 20. yy.’da yasadigi kirilma ve dönüsümler üzerinde yadsinamaz bir agirligi olan, bununla beraber arastirmacilarin kimi kisa soluklu incelemeler disinda ilgisini pek de çekmemis bir merci de, Radyo’dur. Oysa 1927’de yayina baslayan Radyo, çesitli asama ve kurumsallasmalardan geçerek, 1990’larda yayin dünyasina dâhil olan özel tesebbüse dayali “kardeslerini” de yayina almak suretiyle bugüne uzanmis; bu süreç içinde de musiki üzerinde sanilandan çok daha kritik bir noktayi isgal etmistir.Bu çalismada, radyoculuk serüvenimiz baslangicindan bugüne bütün kurumlariyla masaya yatirilmis, musiki üzerinde belli bir tesiri oldugu düsünülen tüm uygulamalar inceleme konusu edilmistir. Bu yapilirken de musiki üzerinde müspet bir etkisi oldugu görülen uygulamalarla, musikiyi menfi yönde etkiledigi düsünülen kimi tesebbüsler ayri ayri, analitik ve argümantatif bir yaklasimla ele alinmistir. Bes bölümden mütesekkil bu ana katmanin öncesi ve sonrasina ise, “radyoculugum baslamasindan önce musikiye mekân olusturarak benzeri bir islevi geçmiste üstlenmis, dolayisiyla radyoya bir anlamda ‘selef’ teskil eden kurum ve alanlara iliskin bir ön degerlendirme” ile “radyoculuk serüvenimizin musiki üzerindeki rolünü panoramik ve elestirel bir biçimde sunan bir son söz” ilave edilmistir. Böylelikle, musiki üzerinde yeri ihmal edilmemesi gereken Cumhuriyet öncesi kurumlar ile Cumhuriyet sonrasi Radyo’nun islevleri bir bütün olarak sunulmaya çalisilmistir.”