Tanrı İsa'dan, Tavr-ı İsa'ya

Güncel Hiristiyanligin, Hz. Isâ’nin hakîkatinden tamamen uzaklastirilarak, Pavlus’un elinde amentüleri yeniden sekillenen beserî bir dine dönüstürüldügü malumdur. Hâlbuki Hz. Isâ’nin ve dogal olarak Hz. Meryem’in hakîkati, dinimiz tarafindan çok farkli va’z edilmektedir. Her seyden önce, dinimiz, îmânin vazgeçilmez sartlari arasinda “hiçbir peygamberi disarida birakmaksizin tümüne inanma”yi bulundurmaktadir. Kur’ân, peygamberler arasinda fark görmez ve üstelik de Hz. Peygamber, Hz. Isâ’yi “Ulü’l-Azm” peygamberler arasinda gösterir.Kur’ân-i Kerim’in (ya da dinimizin) Hz. Meryem ve oglu Hz. Isâ’ya verdigi bu büyük öneme ragmen, Hz. Peygamber’den bir önce gelen Hz. Isâ’ya ve annesi Hz. Meryem’e dönük arastirma ve çalismalar çok sinirlidir. Bu çalismalarin çogunlugunda ise ilgi, daha çok Hz. Isâ ile Kiyâmet arasindaki iliski üzerinde yogunlasmis ve Hz. Meryem’in de, Hz. Isâ’nin da tasidigi sir, yüklendikleri vizyon biraz geri plana itilmistir.Elinizdeki çalisma, Kur’ân-i Kerim’in irfânî bakis açisindan feyz alarak, Hiristiyanlar tarafindan “Tanri Isâ” olarak va’z edilen Hz. Isâ’nin hakîkatindeki “Tavr-i Isâ’yi” ortaya çikarmanin bir denemesini yapmaktadir. Gayemiz, Hz. Meryem ve Hz. Isâ üzerinde, Kur’ân merkezli yeniden düsünmeye çalismaktir.