Wilma'nın Sandığı

Murat Tuncel günlük hayatin hayhuyu içinde görmezden geldigimiz küçük olaylari, belli belirsiz hareketleri, dalgin bakislara, kisa bakismalara, en hafif seslere gizlenen ince sizilari yakalayan bir dil duyarliligi ile yaziyor öykülerini. Göçmenlerin, mültecilerin dünyasinda paramparça edilmis zamani yeniden harmanlayarak okura bir yapboz sunuyor ve ondan kendi öyküsünü kurmasini bekliyor. "Dayisi aldigi anahtari bir süre parmaklarinin arasinda çevirdi. Ablalarina ve Marianna'ya bakti birkaç kez. Marianna'nin konusmaya pek niyetli olmadigini anlayinca, kalkip üstünde el oymali sandigin bulundugu tekerlekli sehpayi masanin yanina çekti. Anahtari sokup üç kez çevirerek kilidi açti. Kapagi açilan sandiktan odaya naftaline batirilmis lavanta kokusu yayildi. Herkes birbirine bakarken, Marianna'nin dayisi elini uzatip, biri beyaz, biri sari, biri pembe üç ipek bluz, yari yanmis kirmizi bir mum, Ikinci Dünya Savasi'ndan kalma bir madalya, bir denizci sapkasi, çok eski zamanlardan kalma küçücük bir Meryem Ana ikonu ve üç tane de sedef dügme çikarip masanin üzerine koydu..."Ince Kapak: