Yamyamlar Yüceliği ve Çöküşü

Profesör Frank Lestringant, Yamyamlar / Yüceligi ve Çöküsü’nde Kristof Kolomb’un yarattigi “yamyam” kavramindan yola çikarak; 16. yüzyil yazar ve düsünürlerinin –özellikle de Montaigne’nin– yamyamligin çekirdek yapisini, Amerikan kanibalizmini daha olumlu bir yöne evrilten bir degisime nasil ugrattiklarini gösteriyor.Yamyam kavraminin o günden bugüne nasil, ne anlamda ve hangi durumlarda kullanildigini; içerdigi anlami, degiskenlilik hallerini, yükselis zamanlarini ve düsüse geçme nedenlerini ayrintili biçimde irdeler Lestringant.18. yüzyil sonlarina dogru, ama özellikle de 19. yüzyilda düsüse geçer kavram. Giderek, korkulasi, hayvani istahini doyurmak için yasayan, taskin, Bati dünyasinin korku içinde kendine baktigi Medusa’nin “Sali” tablosundan esinlenmis olan Flaubert’in ya da Sade’in ilkelci fantezilerini uyandiran bir imaj haline gelir.“Yeryüzünü isgal eden bir egilimin insandaki yansisini, belki de ‘yücelip’ yikimlar yarattigi zamanlari; sonra da ‘çöküs’ halini görebilmek için siz de; tipki kitabin(in) anlaticisi gibi bir ‘yerin arayisi’na çikacaksiniz. Çünkü, yamyamlik, biraz da ‘Yeni Dünya’nin kesfiyle insanligin tarihinde kendine yer açmistir. Kitabi okurken, ‘simdiki zaman hikâyesi’ni okuyormusçasina bir duyguya da kapilabileceginizi söylemeliyim.” Kerim Balacan