Atatürk Dönemi İktisadi Kalkınma

Osmanli Devleti’nden ekonomik olarak iflas etmis bir ülke devralan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ilk yillarinda uyguladigi ekonomik devrimlerle, siyasal bagimsizliginin ardindan ekonomik bagimsizligini da kazanma yolunda önemli adimlar atmistir. Insan gücü, sanayi, tarim, dis borçlar, ulasim, millî üretim gibi her açidan perisan bir ülkenin mirasçisi olsa da, Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Atatürk önderliginde yapilan ekonomik devrimlerle on bes yilda büyük bir ilerleme göstermistir. Atatürk, savas biter bitmez mali bagimsizligin kazanilmasi mücadelesini baslatmis, kalkinma hamlesi, ulusun en büyük ideali ve amaci olmustur. Yeni Türk Devleti, temellerini süngüyle degil, süngünün dayandigi iktisatla kurmustur. Kurtulus Savasi sonrasi, tüm kaynaklari tükenmis, sanayii olmayan, tarim alaninda geri kalmis, mevcut isletmelerin çogu yabancilarin elinde olan ve birçok temel ihtiyaç maddesinde disariya bagimli yoksul bir ülke görünümündeki Türkiye, 1938 yilina gelindiginde pek çok alanda yeni fabrikalarin açildigi, ulastirma alaninda ciddi atilimlarin yapildigi, tarimda modern teknik ve araçlarin kullanimina baslandigi ve sanayilesme yolunda ilerleyen modern bir ülke durumuna gelmisti. Türk tarihi açisindan bir dönüm noktasi olan bu döneme ait iktisadi ve mali politikalarin ortaya konulmasi, bugünün ve gelecegin iktisadi ve mali politikalarina isik tutmasi bakimindan önemlidir.