Dilerim ki iyilik adına kurduğumuz tüm hayaller gerçeğe dönüşür...
Küçük bir çocukken okulda ya da evde beni üzen, kıran herhangi bir şey oldu mu, akşam olmasını bekler, yatağıma uzanır, gözlerimi kapar ve hayal kurardım. Aslında beni kırmak istemediklerini, özür dilediklerini düşler, mutlu bir şekilde uykuya dalardım. Belki de bu yüzden hala kimseye kırgın kalamaz, anında yumuşarım. Bu bir oyundu aslında benim için “Affetme Oyunu…” Biraz daha büyük bir çocuk olduğumda ise bunun doğru olmadığını fark ettim ve beni üzen, kıran her kimse, onunla konuşmaya karar verdim. Duygularımı ifade ettikçe özgürleşiyordum… Hoş yine küs kalmıyor ve affediyordum ama en azından bu benim hayal dünyamda değil gerçekte oluyordu. Hayallerim kadar rüyalarımı da çok sevdim ben. Orada sınır yoktu, çünkü uçuyor, kaçıyor, tırmanıyor, yüzüyor, savaşıyor, hayatımda karşılaşmadığım hayvanlarla dostluk kurabiliyordum. Kimi ise korkuturdu beni, bir an evvel uyanmaya çalışırdım...
Fakat her şey bir yana, en güzel rüyadan bile uyanmak öyle hoştu ki...
Mesela sabah olduğunda yeni doğan gün ve sıcak ekmek kokusu, kitabını ya da oyuncağını paylaştığın bir dostunun yanına gelmesi, sarılmak, sevmek, öğrenmek, bir yere ulaşmaya çalışmadan ortalıkta koşuşturmak, susamak, acıkıp yemek yemek, yağmura dokunmak, yaşama ve insana dair olan her şey öyle değerli ve öyle güzel ki...
Yazar Adı
Melek Erbilgin Külçe
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli