Her şeyinizin elinizden alınacağını söyleseler ne yapardınız?
Bir çare arardınız elbette.
Ben de öyle yaptım. Çaremi buldum…
Ya da belamı!
Lüks markalar, bitmeyen alışverişler, süslü kıyafetler, yüksek topuklar… Güzelliğimi tamamlayan bu şeyler, hayattaki tek önceliğimdi. Zengin babam sayesinde istediğim her an onlara sahip olabiliyordum ve her şey mükemmeldi.
Sonra bir anda babam iflas etti! Nefes almamı sağlayan markalarım ellerimden kayarken, ailem düşmeden önce bana bir halat uzattı. Murat Arsever'i…
O zengin, yakışıklı, harika ve biraz cimri adamı…
Murat'la evlenirsem lüks hayatıma devam edebilirdim. Onunla evlenmeliydim…
İşte bu kadar basitti...
Ya da değildi!
Çünkü biz, paranın iki yüzü kadar farklıydık…
Murat amaçları, değerleri, kuralları olan, dediğim dedik biriyken; benim tek amacım lüksümü sürdürecek zengin bir kocaydı.
Ben onu tanıdıkça ona âşık oldum. Oysa Murat, beni tanıdıkça benden nefret etti.
En göz alıcı vitrinleri sollayıp kalbimdeki mağazaya krallığını kuran bu adama aşkımı kanıtlamam ve onun da beni sevmesini sağlamam gerekiyordu.
Gardırobum için… Hayatım için…
En çok da kalbim için…
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli