Bir Yedek Subayın Anıları

“Bu kitap vatanin savunmasiyla baslayan, hayat mücadelesiyle biten, her sinif halk arasinda çesitli islerde geçmis bir ömrün panoramasidir. Bu ömür okurlara küçük bir ders verebilirse kendimi bahtiyar sayacagim. Birinci Dünya Savasi’nda Osmanli ordusunun küçük bir birliginden söz açacagim. Bana öyle geliyor ki bu küçük birligin çektiklerini, bu küçük birlikle bizim çektiklerimizi, bu hayati yasayanlar kadar kimse takdir edemez ve anlatamaz. Çok zor kosullar altinda nasil hayatta kalabildik ona sasiyorum. Savas ve esaret beni o kadar dayanakli bir hale getirmisti ki, ilk günlerde geçirdigim atesli humma disinda hiçbir hastalik görmedim. Erzurum daglarinda kisin çadir bile bulamayarak karlarin üzerinde yattik. Sefalet, açlik çektik. Nezle bile oldugumu hatirlamiyorum. Ani yazmanin kolay bir is olmadiginin farkindayim, ama ibretle okunacak dört yillik siper ve esaret hayatim var. Bu hayat, kusurlu yazilmissa bile bence okunmaya deger.“
(1. Baski Arka Kapak)
Savasla dünyanin dört bucagina savrulan, ama hep ayakta kalmayi basaran bir gencin, yanindan ayirmadigi günlügü:
Londra’da aldigi dil egitimi sirasinda seferberlik ilaniyla pasaportsuz yollara düserek Istanbul’a gelis....
Sarikamis muharebelerinin ardindan Ruslara karsi açilan ve sonuçsuz çarpismalarin sürdügü Dogu Cephesi’ne gönderilis...
Ruslara esir düsüs ve Kafkasya üzerinden Vetluga yakinlarindaki Domçirkina esir kampina uzanan zorlu bir yolculuk...
Bolsevik Devrimi üzerine gevseyen kontroller ve kamptan kaçis... Varsova ve Viyana üzerinden Istanbul’a dönüs...
(2. Baski Arka Kapak)