Setin İçindeki Kitaplar;
Bilinmeyen Numaralar
Can Yılmaz’ın öykülerinde okuduğumuz cakasız, sossuz, çalım atmaya çalışmayan bir tanıklıktır.
Bu öykülerde yazarın sesini duymayız. Az ama öz konuşan bir ağırbaşlılıktan söz ediyorum. Grandiyöz bir tutumdan itinayla kaçar. Bize büyüklük taslamaz. Ne gördüyse onu söylemektedir. Bir geleneğe yaslanmanın yazarın işini kolaylaştıran yanı da işte buradadır.
Dilimiz, şakamız, acımız Can Yılmaz’la ortaktır. O yüzden birdenbire tanış olur, bize lafın tamamını söylemesini beklemeyiz. Kolay olduğu kadar zor, basit olduğu kadar karmaşık, amacına ulaştığı anda da hemen evin içine giren bu üslubu yaşatmak Can Yılmaz’ın yazın derdidir.
Bugün üçüncü kitaptan, on binlerce okurdan söz ediyoruz. Öyleyse yolun büyük kısmı yürünmüş demektir.
-Başar Başaran
Hayatım Roman
Hercai, sıradan, süssüz, dümdüz insanları bir o kadar naif hikayelerin içine salıyor…
Gözünüzde canlanıyorlar hemen…
İştah kabartan, ağız sulandıran, hem içten hem vicdanlı adamlar, kadınlarla tanışıyoruz… Tanıdık, akraba yapıyoruz onları…
Aklımızca, yettiğince yardım etmeye çalışıyoruz; biraz merhamet ve başlarına bir şey gelmesin duygusuyla…
Aslına bakarsanız kendimizi okuyoruz “satır aralarında.”
Kolaylıkla anlıyoruz olup biteni, belki de bizden birilerini.
-Ozan Güven
Klişe Hayatlar Matbaası
Abim 8 Aralık 1968’de dünyaya geldi. Aslında Zeytinburnu’na geldi de, yine de global bakmak lazım. 1973 yılı baharına kadar el bebek gül bebek büyüyen Can, benim doğumumla, önce sanayiye çırak verilmek istenmiş, sonra “devlet okulunda aynı çileyi çeker nasılsa” düşüncesiyle ilkokula başlatılmıştır. Ben tabii 1973’ten 2016’ya kadar kendi biyografimle ilgilendiğim için arada neler olduğunu pek hatırlamıyorum. Ancak kitabının çıkacağını duyunca kitabın taslağına bakıp anladım ki meğer ne güzel günlerimiz olmuş.
Kamuoyunda gösterilerimde anlattığım kadarıyla tanınan abim elbette komik olması için abartılmış bir “tip” değil, hayatımdaki en yakın arkadaşım, en güvendiğim eleştirmenim, meslektaşım, (amatörler arasında) en çok güldüğüm komedyen olarak çok önemli bir “karakter”dir. İkimizi tanıyanlar daha iyi bilir, ben ne kadar “şey”sem o da bir o kadar “başka bir şey”dir. Abimi severim, abim olmasa yine severdim. Az görüşürdüm belki ama yine severdim.
Kitabını okuyun siz de seveceksiniz.
Eline sağlık Can Hoca, yine 1-0 öndesin...
Benim kitabım bile yok... Yaptın yine numaranı...
Seni seven kardeşin ünlü komedyen, Cem Yılmaz.
Yap Bi Babalık
Sevgili okur, sen de ben de ne kadar şanslıyız bir bilsen...
Ha benim şöyle bi avantajım var; ben yazarın eserlerini okumayı söktüğüm 1989 yılından beri okuyorum. Hatta yazarın bana “meksefe”, “mukallit”, “filateli” gibi kelimelerin anlamını ve cümle içinde kullanılışlarını taaa 6 yaşımda öğretmişliği var. Dur bak bir de gezilmesi gereken saraydı, sarnıçtı, mesireydi, sayfiyeydi her yeri gezdirmişliği var. Off bir de cumartesi pazarları hiç üşenmeyip sinema-tiyatro sevdirmişliği var.
Ya bak bir de kendi bütçesinden ayırıp şahsıma çocuk dergisi aboneliği yaptırmışlığı var. Temiz bakacağıma söz verirsem kitaplarından okumama izin vermişliği de var. Kendisine ayva dilimlersem, samanlı A4’lerinden 1-2 tane alabilirdim bile. Evet farkındayım, imrendin ama kızacak bi şey yok.
Şöyle düşün, sen de şimdi bu iyi fikirli adamın, oturup çay içip, muhabbet etmek isteyeceğin insanlarıyla dolu hikayelerini okuyacaksın. Ne güzel değil mi?
-Özge Yılmaz Çevik
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli