Çankaya Nöbeti

Türkiye’de cumhurbaskanligi seçimi demek gerilim demektir, kriz demektir. Toplumu aylarca ve hatta yillarca gerecek durumlar yasanir; olaylar patlak verir; askerler darbe yapar; terör canlanir; ekonomik kriz patlak verir ve Cumhurbaskani seçilir. Dolayisiyla Türkiye için cumhurbaskanligi seçiminin ‘normal’ hali krizdir, gerilimdir, kavgadir, darbedir. Türkiye’de ‘cumhurbaskanligi seçimi’ demek, ‘kriz’ demektir. Bugüne kadar on kez gerçeklesen ve on birincisine hazirlanilan cumhurbaskanligi seçimlerinin akla ilk getirdikleri ekonomik ve siyasal krizler; askeri darbeler; idamlar; siyasetçilerin yargilanmalari ve cezaevine gönderilmeleri; üst bürokratlara, aydinlara yönelik suikastlar veya tüm ülkeyi etkisi altina alan terördür. Her cumhurbaskanligi seçiminde yasanan ve tekrarindaki kesintisizligiyle olaganlasan ‘olaganüstü’ gelismeler her seferinde cumhurbaskanligi seçimlerinin kaderini belirlemistir.Bir baska söyleyisle, Türkiye’de cumhurun basinin belirlenmesi iktidari elde etmek, mevcut veya potansiyel iktidar ortaklarini devre disi birakmak, iktidarin imkân ve nimetlerinden en büyük paya sahip olmak veya sahip olduklari iktidar imkânlarini devam ettirmek isteyenlerin planlayip uygulamaya koyduklari bir senaryonun kurallarina göre gerçeklesmektedir. Bu senaryonun hiç degismeyen unsurunu ise derin ve kapsamli krizler olusturmaktadir. Zira cumhuriyet sistemi için hiç te normal olmayan istek ve arzular, ancak böylesi normal olmayan süreçlerle gerçeklestirilebilmektedir.