Dilaver Cebeci Hayatı - Sanatı - Eserleri

Her dönem ve ortamda kendisini Türkçü-Turanci-Ülkücü kimligiyle tanimlayan Dilaver Cebeci, siirde milli romantik duyus tarzi geleneginden damitilmis yeni seslere ulasmis; Yahya Kemal Beyatli, Necip Fazil Kisakürek ve Arif Nihat Asya gibi ustalarin milli ve manevi degerleri sentezleyen algi biçimini kendine özgü yepyeni söyleyislerle sürdürmüs, Türkçenin gök kubbesinde muhtesem sedali eserler birakarak ebedi âleme göçmüstür. Medeniyetimizin; dinî, tasavvufî, ahlakî ve millî degerlerinin yilmaz savunucusu olarak yasamis, millî estetigin, yerli tefekkürün, vahiyden beslenen ilhamlarin, Türk tarihinin derinliklerinden süzülüp gelen heyecanlarin bütün degerlerini kusanmis müstesna bir sanatkârdir.
Cebeci, siire basladigi yillarda Hun Aski adli eserinde yansittigi saf Türkçü kimligini, daha sonraki siirlerinde dinî ve tasavvufî derinliklerle bulusturmus, haykiran “alp” sesine gittikçe belirginlesen “eren” rengini eklemistir. Hemserisi ve yol önderi Hüseyin Nihal Atsiz’in çizgisinde Turan düslerini seslendirdigi “Hun Aski” adli ilk siir kitabindan sonra kendi sesini bulma yolculugunda “Ve Siginirim Içime” adli eseriyle gönüllere dokunmus, millî ve Islamî derinliginin en olgun ürünlerini topladigi “Sitare” ve “Asra Yemin Olsun ki...” adli eserleriyle söz bayragini siir burcunun yükseklerine dikmistir. Milliyetçi hamasetin gür sesi olarak edebiyat dünyasinda yer edinen sair, gittikçe derinlesen kalemiyle “millî” siir vadisinin en önemli sanatkârlarindan biri olmustur.