Düş Zamanı Öyküleri

Aslinda hayat öykü tadinda yasanir. Uzunlu kisali öykülerimiz bir araya gelip ömür çizgilerimizi belirler. Bazen aci, bazen tatli, kimi zaman hüzünlü, kimi zaman neseli günler birbirinin pesi sira yasanir gider. Söz ehli olanlar, kendi hayal süzgeçlerinden damitarak anlatirlar bizlere bizim kirik dökük öykülerimizi.Düs Zamani Öyküleri iste böylesi bir çabanin ürünü. Düs ve gerçek arasinda mekik dokuyan bir eser. Okura "Gerçeklik nedir?", "Bilinmezliklerle örülü bir yoldan nereye varilir?", "Hayallerimizi yitirsek yasayabilir miyiz?" diye sorduruyor Müstehir Karakaya…Yoksullugun ayip görülmedigi, kimsesizligin ve sahipsizligin sinirlarinin tam olarak belirlenmedigi, bir parça acikli, çokça umut dolu bir dünyanin ip uçlari var Düs Zamani Öyküleri'nin satir aralarinda. Anadolu tepeden tirnaga gizemli fakat ayni zamanda apaçik zitliklarla kusatilmis bir cografya degil midir zaten?Müstehir Karakaya'nin tecrübeli kalemiyle biçimlenmis Düs Zamani Öyküleri'nde sokakta oyun oynayan çocuklardan, gelecege dair pembe hayaller kuran genç kizlardan, yasini basini almis fakat söyleyecek çokça sözü olan yaslilardan haberler alacaksiniz. Hayati henüz anlayamadan bu dünyadan göçüveren henüz delikanli dahi olmamislarla, elini cebine attiginda tarifsiz bir boslukla bas basa kalan babalarla, evlatlarinin gözlerinin ta içine bakan sevgi dolu annelerle, kisacasi hayatin her kiyisindan insanla karsilasacaksiniz…(Tanitim Bülteninden)