“TASAVVUF, GERÇEKLERE YAPIŞMAK VE İNSANLARIN ELİNDE OLAN ŞEYLERDEN ÜMİDİ KESMEKTİR.”
– MARUF KERHİ
Tasavvuf, arayıştan ziyade, olma haline ulaşabilme yolculuğudur. İnsanın, ilkel kimliğinin yani id’in dürtüsel isteklerinin ve tepkilerinin kontrolü altında bir yaşam sürmek yerine fiziksel, tinsel, ruhsal ve zihinsel olarak hayvandan ayrıldığı değerli yeteneklerini ve eğilimlerini keşfetmesi, eğitmesi hatta bir yerde id’i ehlileştirmesidir.
Tasavvuf aynı zamanda çok kapsamlı bir semboller sistemidir. Ezoterik bir disiplindir. Tasavvufta bilgi hiyerarşik bir sıra izler. Her bilgi her kişiye açık değildir. Herkese açık olmayan bilgi tabii ki sembollerle saklanmakta ve yine sembollerle aktarılmaktadır.
Sadece Mevlana ve Şems üzerinden bir tasavvuf felsefesinden söz edemeyiz. Tasavvuf çok köklü bir tarihe sahiptir. Bayezid Bestami, Hallac-ı Mansur, Mevlana, Muhyiddin-i Arabi, Cüneyd-i Bağdadi, Hacı Bektaş Veli, Feridüddin Attar... Her biri bir tasavvuf ustası, sır taşıyıcısı ve aktarıcıdır.
Hallac-ı Mansur “Ene-l Hak!” derken kendinin Hak olduğunu iddia ettiği için mi ölüme mahkûm edildi, yoksa sırrı mı koruyamayıp ifşa etti?
Şems bir sır aktarıcısı olarak mı yollara düşüp Mevlana’yı buldu?
Mevlana bir sır taşıyıcısı mıydı, her bilgiye zaten hazır mıydı, yoksa önce eğitildi mi?
Bayezid Bestami sırrı korumakta ne kadar başarılı oldu?
Aziz Mahmud Hüdayi sırları öğretmekte ne kadar ustaydı?
Tasavvufta sayıların, renklerin, sembollerin ve seslerin önemi nedir?
Sırlı bilgiler hangi hiyerarşik düzene göre nasıl aktarılır?
Hepsinin cevabını bulacağınız bu kitapta ezoterik tasavvufun gücüyle tanışacaksınız.
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli