Felsefe Tarihi Felsefe, Metafizik ve Bilim

Insanin bilgiyi üretmesinin, kendisini ve dis dünyayi yeniden yorumlamasinin yani felsefenin, özleri günümüz düsünce sistemlerini etkileyerek ama etkilenerek de yasayagelen metinleri, hiç bir yerde olmadigi kadar çok yasadigimiz cografyada üretilmistir. Urfa Akademisi, Harran Okulu, Nusaybin Akademisi, Efes Tapinagi, hepsi bu cografyanin bizden önceki kusaklarinin felsefe okullaridir. Tek basina, “ayni suda iki kere yikanilmaz” sözünün Efes dogumlu Heraklit’ten Hegel’e tasinmasi; Engels’te ise “diyalektik” kavrami ile sonlanmasa da yeniden anlam kazanmasi, felsefenin yolculugunun çaglarin ve sinirlarin çok ötesindeki anlami hakkinda belki bir fikir verebilir. Insanin kendisi, doga ve spiritizmasi ile düsünsel iliskilerin bir bütünü olarak tanimlayabilecegimiz felsefenin düsünce formlari biz istesek de istemesek de yasamimiza sekil veren, inançlarimizi ve tercihlerimizi belirleyen gizli efendilerimizdir. Allahtan bu düsüncelerin ömürleri kisadir ve çabucak yok olup yerlerini yeni kaliplara birakirlar. Insanlik tarihi de felsefi düsünceler de su gibi akip gider. Biz, hep taze ve duru oldugundan kusku duymadigimiz bu bilgelik sularinda bedenimizi ve ruhumuzu bir kereligine de olsa yikariz.
Alfred Weber, Felsefe Tarihi’nde felsefenin neredeyse insanlik tarihi ile baslayan yolculugunda okuyucuyu insanin felsefeyle olan iliskilerinin cevaplanmasi zor ve riskli alanlarinda yormaktansa, felsefenin ve felsefecilerin ortaya çikisinin derli toplu bir dökümünü veriyor. Çaglara ve farkli topraklara yayilmis felsefi düsüncelerin tarihsel zenginligini ansiklopedik bir özlestirmeyle okuyucu ile bulustururken metafizik düsünceden yeni-Platonculuga, ortaçagin din felsefesinden yeniçagin elestirel düsüncelerine dünya düsün alaninda yer bulmus neredeyse tüm felsefi akimlari, orijinal kaynaklarini kullanarak sistemli bir sekilde ortaya koyuyor.