İmam Cafer Es-Sadık ve Ona İsnad Edilen İşari Tefsir

Ehl-i Beyt semâsindaki yildizlar, çöl gecelerinde ortaya çikan yildizlar gibidir? Onlari saymak da mümkün degildir, ne kadar büyük olduklarini bilmek de? Onlara yakin olmayanlar, isiklarinin ne denli göz kamastirici oldugundan da habersizdir? Ve onlar, ne kadar uzakta olursa olsunlar, isiklari gelir bulur bizleri? Imam Ca'fer es-Sâdik, en muhtesem yildizlarindan biridir bu semânin. Ilmî kudretini; "Beni kaybetmeden önce, bana ne soracaksaniz sorun! Benden sonra kimse size, benim söyleyeceklerimi söyleyemez" diyerek ilan etmis, ehl-i ilme âdeta meydan okumustur. Imam Ebû Hanîfe, Imam Mâlik b. Enes, Süfyân b. Uyeyne ve Süfyân es-Sevrî gibi devâsâ sahsiyetlerin; sahili olmayan bu ilim okyanusundan istifâde ettigini düsündügümüzde, Imam Ca'fer'in bu sözü daha net anlasilacaktir.Imam Ebû Hanîfe, "Vallahi Imam Ca'fer'den daha fakîh birini görmedim"; Imam Mâlik b. Enes, "Ibadet, ilim ve takvâ bakimindan Imam Ca'fer'den daha faziletlisini ne göz görmüs, ne de kulak isitmistir" derken; yaklasik bir asir sonra gelen Câhiz, "Imam Ca'fer, dünyayi ilim ve fikihla dolduran kisidir. Ebû Hanîfe ve Süfyân es-Sevrî'nin O'nun ögrencileri olmasi, bu meyanda yeterli huccettir" diyerek, onlari tasdik eder. Elinizdeki kitap, Imam Ca'fer'e isnâd edilmis olan bir tefsirden yola çikiyor. Bu tefsirin dürbünüyle bakarak, o yildizin ihtisâmini, o bahrin enginligini idrâk etmeye çalisiyor