Kingdom Come

Yirminci yüzyilin son anlarina yaklasirken, süper kahraman Siradanadam'dir.
Nasil yasadigimiza bir bakin: yeryüzünü bastan sona, inanilmaz hizlarda, hayal edilemeyecek kadar kolayca seyahat ediyoruz; gezegenin öteki ucundaki insanlarla istedigimiz anda iletisim kuruyoruz; ekonomiler yönetiyor, çevresel güçler sagliyor, mucizeler yaratiyoruz. Sadece yüz yil kadar önceki bir kisi su anki hayatimiza bakabiliyor olsaydi, bizlerin birer fani oldugumuzu degil de tanri oldugumuzu düsünürdü. En siradanimizin bile bir araba, bir elektrik dügmesi ya da bir bankamatikle neler yapabildigini görse saskina dönerdi. Ayni bizim, süper kahramanlara-sanki birer tanrilarmisçasina- baktigimizda oldugu gibi. Kayip bir yüzyildan gelen bu kisi, bizim hakkimizda tabii ki yanilabilirdi ama bizim süper kahramanlar hakkinda yanilabilecegimizden daha fazla degil.
Elinizde tuttugunuz bu hikayede Mark Waid ve Alex Ross, bizi uygarlik tarihinde bu yer ve zamana getiren gelisimin önü alinamaz ilerlemesine karsi verilecek en uygun tepkinin, bununla sorumlu bir sekilde yüzlesmek oldugunu anlatiyor. Bu yüzlesme mütevazilikla degil. Kendini bilmeyerek degil. Her seyin içine siçmak için tüm gücümüzle ugrasmamiza ragmen gökten inip bunlari yoluna sokacak, bizden daha büyük bir güce olan inançla degil. Kim oldugumuzu, nerede oldugumuzu ve neler yapabilecegimizi bilme yükümlülügümüz var. Yaptigimiz seylerin sonuçlarini kavrayabilmeye ve bunlari yapmayi-ya da yapmamayi- bilinçli bir sekilde seçme yükümlülügümüz var. Kingdom Come iste bunlar hakkinda.
En iyi süreli seri ve en iyi çizer dallari dahil bes Eisner ve Harvey ödülü sahibi. Dc Comics'in dünyada en çok satan yayinlarindan biri.