KÜRT MESELESİNE CESURCA BAKIŞ
Kürt meselesiyle ilgili yazdıkları bir çok çevrde tartışılan İki cesur kalemden ezber bozacak görüş ve öneriler.
birey yayıncılık farkıyla.
Kürt Meselesi Nasıl Çözülmez?
-Demokratik Çözümden Milli Birlik Projesine-
Mümtazer Türköne - Hüseyin Yayman birey yayıncılık kasım 2009
Seri: güncel kitaplar fiyatı: 5,90 sayfa sayısı: 160
Yazarların kitapla ilgili görüşleri:
Prof. Dr. Mümtazer Türköne:
Kitabın ismi, literatürü yakından takip edenlerin çok iyi bileceği gibi rahmetli Adnan Kahvecinin 1992lı yılında yazdığı rapora dayanıyor. Kahvecinin de dediği gibi bu meselenin çözümü da¬ha fazla demokrasinin tesis edilmesi ve devletin daha özgüvenli davranmasıyla mümkündür.
Meseleyi serinkanlı bir bakış açısıyla ele alan bu kitap, aslında olmazı gösterip daha sonra çözümün nerede olduğuna dikkat çekmek istiyor. Kitap bu meselede demokrasi-güvenlik dengesinin yeniden kurulmasını ve çözümün demokrasinin içinde aranmasını öneriyor.
Kitabın birinci bölümündeki yazılar bana, ikinci bölümdeki yazılar ise meslektaşım ve değerli arkadaşım Hüseyin Yaymana ait. Bu eserin açılım tartışmalarına ve bir çözüm zemininin oluşmasına katkıda bulunmasını diliyoruz.
Hüseyin Yayman:
Kürt meselesinden bahsederken bırakın çözüm önerilerini ismi konusunda dahi anlaşılamayan bir problem alanından bahsediyoruz. Artık klasik haline gelen ifadeyle adına ne dersek diyelim diye başlayan sözlerle tüm isimler sayılmak kaydıyla konu isimlendirilmeye çalışılıyor.
Türkiye bu meseleye çoğunlukla Doğu(Şark) meselesi, Güneydoğu Meselesi adını verirken kimi zaman geri kalmışlık meselesi, kimi zaman terör kimi zamanda Kürt meselesi adını verdi. Konu hakkındaki tartışmaların bir kısmı problemin mahiyetinden çok ismi üzerinden yürütüldü. Meselenin isimlendirmesi Türkiyenin konuya hangi pencereden baktığını da ortaya koydu.
Kürt meselesi Türkiyenin yüz yıllık meselelerinden biri. Osmanlının son dönemiyle başlayan isyanlarla gündeme gelen bu mesele Cumhuriyet döneminde de devam etti. Dönemsel olarak Kürt meselesi de zaman zaman alevlenip zaman zaman küllendi ama sürekli gündemdeki yerini muhafaza etti.
Ülkenin demokratikleşmesi, normalleşmesi ve evrensel ölçülerde bir hukuk nizamına kavuşmasıyla birlikte ele alınan bu mesele zaman içinde ülkenin kendisiyle verdiği bir imtihana dönüştü.
Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte Kürt meselesi de çıkmamak üzere ülke gündemine oturdu. Şeyh Sait isyanı sonrasında Takriri Sükûn kanunuyla başlayan süreç kimi zaman sıkıyönetim, kimi zaman da olağanüstü hal kanunlarıyla devam etti.
Meseleyle ilgili çok sayıda rapor yazıldı, çözüm önerileri sıralandı. Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, Genel Kurmay Başkanları, Generaller, Umum Müfettişler, Valiler, Askerler, Büyükelçiler, Akademisyenler dâhil olmak üzere birçok kişi ve kurum pek çok çalışma yaptı. Bırakın Kürt meselesinin kendisini, konu hakkında yazılanları bilmek ve literatürü takip etmek dahi ciddi bir uzmanlık haline geldi.
1980 Askeri darbesiyle bir dilin yasaklanmasına kadar varan yasaklar ve yaşanan akıl tutulması çok daha büyük bir reaksiyon doğurdu. Bu dönemde Diyarbakır Cezaevinde yaşananlar PKKya ana rahmi vazifesi gördü.
Devletin bu meselede tutarlı, ikna edici, dünden bugüne değişmeyen bir çözümü olmadığından, kişilere göre değişen eklektik ve ikircikli bir siyaset öne çıktı. Bu yaklaşım birçok soruna neden olduğu gibi her defasında meseleyi yeniden keşfettirip, süreci yeniden başlattı. Fikri takipsizlik çözümün önündeki en büyük engellerden biri oldu.
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli