Hayatta hiçbir şey ona kıymetli görünmemiş, peşinden koşmak, erişmek, sahip olmak arzusunu vermemişti. Etrafına daima bir yabancı gözüyle bakmış, hiçbir yere bağlanmak arzusu duymamış, bu yalnızlığının gururu içinde memnun olmaya çalışmıştı. Şimdi ilk defa bir şey istiyor, hem de korkunç bir şiddetle istiyordu.
Sabahattin Ali’nin en etkileyici romanlarından biri olan Kuyucaklı Yusuf, taşrada geçen imkânsız bir aşkın hikâyesi. Aşkın karşı konulmaz gücüyle yüzleşen ve dönüşen bir erkeğin portresi.
Yazar Hakkında:
Sabahattin Ali (d. 25 Şubat 1907, Gümülcine, Yunanistan - ö. 2 Nisan 1948, Kırklareli) Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında gerçekçi edebiyat akımının öncülerindendir. Yapıtlarında toplumsal eşitsizlikleri ve Anadolu insanının yaşamını anlatmış, üslubunda gözleme ve güçlü doğa betimlemelerine yer vermiştir. Edebiyat dünyasına şiirle adım atan Sabahattin Ali, asıl olarak öykü ve romanlarıyla tanındı. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 1928’de Al¬man¬ya’ya gönderildi, iki yıl boyunca Potsdam ve Berlin’de eğitim gördü. Yurda döndükten sonra Almanca öğretmenliği, Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Müdürlüğü’nde memurluk ve Devlet Konservatuarı’nda dramaturgluk görevlerinde bulundu. Ayrıca çevirmenlik de yaptı. Yazdığı bir yazı yüzünden hapis yattıktan sonra, sürekli izlendiği için yurtdışına kaçmak isterken Kırklareli’nde öldürüldü. Dağlar ve Rüzgâr (1934, şiir); Değirmen (1935, öykü), Kağnı (1936, öykü); Ses (1937, öykü), Yeni Dünya (1943, öykü), Sırça Köşk (1947, öykü); Kuyucaklı Yusuf (1937, roman), İçimizdeki Şeytan (1940, roman), Kürk Mantolu Madonna (1943, roman); Esirler (1936, oyun).
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli