Mar Yılan Soyu

... Irmagin kenarina inip biraz yürüdüm, ileride baslayan sazligi gördüm, arasindan geçip baska bir bosluga çiktigimda ürperdigimi hissettim. Irmagin içindeki küçük adaciga benzeyen kaya ve üstündeki çiplak adami görünce gözlerime inanamadim, nefesimin kesildigini hissettim. Sirti bana dönük duruyordu, uzun siyah saçlari sabahin ilk isiklariyla parliyordu. Saçlarinin altindan baslayan yesil pullu derisini esnetiyordu. O pullu derisi omzundan, omurgasina ve kalçasina dogru iniyor, bacaklarindan eklem yerine kadar devam ediyordu. Kollarini sabah günesine dogru açip basini yukari kaldirdi. Dua eder gibiydi, günesin isigiyla sirtindaki pullar isil isil parlamaya ve dalgalanmaya basladi. Hiçbir canlinin inanamayacagi bir görüntüydü bu. O an bende iki sihirli olay gerçeklesti. Biri harika, digeri korkutucu!Günes kendini iyice göstermeye basladi ve genç adamin sirtina vurarak daha çok parlatti. Isilti adeta etrafa gökkusagi renginde dagilarak hareketli yansimalar yaydi. Sazliklara, agaçlara ve irmagin üstüne vuran rengârenk dalgalanmalar sanki gökyüzünden yeryüzüne müthis bir parfüm kokusu yayiyordu. Kendimi adeta bir isik selinin içinden buldum, muhtesem bir manzara seyrediyordum.Hemen ardindan ikinci ve ürkütücü olan olay gerçeklesti. Sazliklarin arasindan bir tislama sesi duyuldu ve genç adamin sirtindaki pullar kabardi. Hemen suya atladi. Sazliklarin oldugu yerden gelen ses daha çok güçlendi ve birinin yerde yuvarlandigini duydum. Hizla ilerleyerek bana dogru geliyordu. Ormanin içindeki beyaz gözlü kadini hatirladim ve korkudan nefesim kesildi. Arkami dönüp olanca gücümle kosmaya basladim. Kosuyordum, çilginlar gibi kosuyordum…(Tanitim Bülteninden)