Aska, insana ve zaaflarina dair, herkesin kendinden bir parça bulacagi, gülümsetirken yüreginizi de burkacak bir roman.
Ask falan yok demistim kizlara ama bal gibi de ilk görüste askti bu.
Hiç aklimdan çikmiyordu Ömer. Son görüsmenin ardindan, o ilk günlerin sanindan sayilan,“arayacak mi, ya aramazsa” telasi basladi. Bu günlerin kurbani bir kiz arkadas hep olur malum.
Benimki de Suna’ydi. Günde kirk kez, telefon, mesaj, mail marifetiyle yiyip bitiriyordum Suna’yi. Bütün hikâyeyi en bastan gözden geçiriyor, Ömer’in her bir sözüne kirk tane anlam yüklüyor, bakislarini yorumluyor, arayacagi zamani kestirmeye çalisiyordum. Arada umudumu kaybedip kesin aramayacak diye karalari bagladigim da oluyordu, arasin diye aksamlari totem yaptigim da…
Genç Mimar Deniz, bir hastanenin acil servisinde gördügü Doktor Ömer’e âsik olur. Bir “iliski” istemedigini açikça söyleyen Ömer, kirmizi çizgilerini koruyarak onunla birlikteligini sürdürür. Ömer’le olabilmek için adamin bütün kurallarini kabul eden Deniz, ne gidebilir ne de kalabilir. Kendisini mutlu etmeyen bu askin içine hapsolmustur.
Filiz Aygündüz günümüzün kadin-erkek iliskilerini masaya yatirirken insan psikolojisinin de derinliklerine iniyor. Baglilik-bagimlilik, degersizlik-suçluluk duygusu, anlam arayisi-anlamsizlik kaygisi, sevilme arzusu-kaybetme korkusu…
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli