‘’Önce doğruyu bilmek gerekir’’ der Farabi ve ekler. ‘’doğru bilinirse yanlış da bilinir ama önce yanlış bilinirse doğruya ulaşılmaz
Elinizdeki kitap çalışmasının temel amacı tam da bu işte:
ALGILARLA örtülen gerçeği somu OLGULAR üzerinden ortaya çıkarıp toplumu doğru bilgiye ulaştırarak yalanı yalnızlaştırmak.
Artık neredeyse üç yılını dolduracak olan bir yönetim anlayışının, dürüstlük, şeffaflık ve hesap verebilirlik söylemleri altında bu kavramların içini nasıl boşalttığını, bu kavramların arkasına sığınarak hangi usulsüz ve hukuksuz iş ve işlemlere imza attığını, tüyü bitmemiş yetim hakkını ‘’istenilen kişiye verilme yöntemi’’ olarak tanımlanan ihalelerle nasıl çarçur ettiğini somut belgelerle ortaya koymaya çalıştık. Zira algı operasyonları üzerinden topluma tek çaresi de o ALGILARI çökertecek OLGULARI ortaya koymaktı.
Elinizdeki bu kitap bunları yapmaya çalıştım.
Mesela; kendisinden önceki dönemi ‘’100 tek katılımcı ihale yapmakla’’ suçlayarak oluşturduğu algıyı çökertecek tek şey ‘’kendisi ne yaptı’’ sorusunun ‘’4 katından fazla (438) yaptı’’ cevabını belgelendirdim.
Yine; ‘’…ihale istenilen birilerine verilecek olsa açık ihale yapılmazdı değil mi’’ diyerek tüm ihalelerin açık ve şeffaf yaptığı algısını yerle bir edecek şey sadece 2020 yılında yaptığı bütün ihalelerin yüzde 81’ini açık usulle yağmadığını dolayısıyla kendi deyiminden yola çıkarak ‘’istenilen kişiye verilme yöntemi’’ olarak tanımlanan ihalelerle nasır çarçur ettiğini somut belgeleriyle taşıdım bu kitaba…
Hakeza; şeffaflık söyleminin altını dolduracak tek argümanı ihaleleri canlı yayınlamak olanların, canlı yayın sonrasında ve arka planındaki şeffaflığa aykırı KAMU ZARARINA kadar uzanan uygulamaları belgeleriyle taşıdım bu kitaba…
Bir yandan Sayıştay Raporu öte yandan Meclis Denetim Komisyonu raporu bütün bunları ek olarak Kamu İhale Kurumu EKAP sisteminde kayıtlı resmî belgeleri gördüğünüzde, tarafı olduğu yargılama süreçlerinde yaşanan SKANDALLARI okuduğunuzda Theodore Roosevelt’in ‘’Bir oy tüfeğe benzer, işlevselliği kullanıcının karakterine bağlıdır ‘’ sözünü hatırlayacak ve ‘’ Ankaralı ‘’ algısına verilen ‘’ bir oyla ‘’ Ankara’nın nasıl katledildiğini bir kez daha ibretle tanıklık edeceksiniz.
Konfüçyüs, ‘’ üç büyük tehlike ‘’ den söz eder ve bunları, ‘’Akıllı insanların duygusuz oluşu, duygulu insanların etkisiz oluşu ve etkili insanların akılsız oluşu ‘’ şeklinde tanımlar.
Umut ediyorum bu çalışma ile ‘’ akıllı insanların duygusunu depreştirir, duygulu insanları etkili bir kimliğe iter, etkili insanların da aklını kullanmasına ‘’ vesile olmayı başarabilirim…
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli