Sessiz Devrim

Emevi, Safevi ve Osmanli gibi saltanat referansli geleneksel resmi din anlayisinin, bilgimizin ana damarini olusturdugu, dogruyla yanlisi birbirine karistirdigi bir zeminde, mütevazi bir mücadele tecrübesini tartismaya açmak sanildigi gibi kolay degildi. Safinizi egemenlerden yana deklare edip tabulara fazla dokunmadan, lafi evirip çevirerek, geveleyerek yazmaniz durumunda, geçmisle yüzlesmis olmazdiniz. Ezberler bozulmaliydi… Bunun için yazdim. Bu aslinda hepimizin hikâyesiydi…Görünen sükûnetimin altinda derin trajediler, "yasini tutamadigim travmalar"im vardi. Bunun da ötesinde sorumluluklarim, endiselerim veya mecrasindan sapan, baska kanallara transfer edilen mücadelenin egemenlerce araçlastirilmasina tepkim, gelecek neslin bu pusulasizlik anaforunda, puslar arasinda yitip gidecegine dair korkularim vardi. "Bir Rüyanin Ardindan Gerçeklesen; Sessiz Devrim" bu endiselerle yazildi."Bu eser, Yakup ASLAN'in kendi geçmisine bugünden bir mercek tutarak belleginde biriktirdigi sübjektif bir tarih heybesini pazarda degil, sofrada sunma çabasidir. Onalti yasindan beri üzerinde tasidigi içrek bir sürgünlügün izlerini, yurtsuzlugun derin kivranislarini, bir muhalif kimlik tasimanin ve sahih bir inanca ulasmanin bedellerini her karesi için hayatindan bir diyet ödeyerek geldigi bugününü ve geçmisini açik yüreklilikle tesrih etmenin huzuru- nu, endiselerini ve çekincelerini tasimaktadir."-Bahadir Tok-(Tanitim Bülteninden)