Sultan İbrahim, bazen Edirne’ye gider, bazen da İstanbul’da ayak divanı yapıp halkın şikâyetlerini dinlerdi. Bir seferinde Edirne’ye gittiğinde şöyle tellal bağırttı:
Padişah fermanıdır, duyduk duymadık demeyin! Yarın ayak divanı olacaktır. Kimin kimden şikâyeti varsa gelsin, Padişah efendimize söylesin. Duyduk duymadık demeyin!
Ertesi gün ayak divanı oldu ve Padişah halkın karşısına çıktı. Kalabalığa;
Ben dâhil, kimseden şikâyetiniz var mı?diye sordu.
Halktan biri ileri çıktı. Padişah’ı selamladıktan sonra;
Padişah’ım! Benim şikâyetim vardır deyince, Sultan;
Söyle de tedbir edelim. Şikâyetinde haklıysan haksızı cezalandıralım dedi.
O adam;
Padişah’ım! Kerim Ağa denen eşkıya bana zulmetti. Malımı, mülkümü alıp çoluk-çocuğumla sokaklara attı. Memleketin varlıklı ailelerinden iken en varlıksızı oldum. Bir lokmaya muhtaç hale geldim. Sözümü doğrulayacak şahitlerim vardır dedi.
Padişah şahitleri de dinledikten sonra, Kerim Ağa’yı buldurup getirtti ve ona tatlı ve yumuşak bir sesle;
Ağa! Hakkında şikâyet var. Eşkıyalığa bulaşıp mazlumları soyar, mallarını alarak sokaklara atarmışsın. Doğru mudur? diye sordu.
Padişah’ım ben yeniçeriyim.
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli