Stefanos Yerasimos’un Giris yazisi ve notlariyla XIV. Louis döneminde yasamis bir Fransiz tüccarin o dönemin Ortadogu toplumlariyla ilgili olarak anlattiklari, önyargilardan arinmis bir okumayi ve art arda gelen hosgörüsüzlük yüzyillarinin bu anlatilari mahkûm ettigi prangalardan onlari kurtarmayi becerebilirsek günümüzün bilgilerine birçok sey katabilir. Söz konusu Fransiz tüccar 1605’te Paris’te dogan ve Ortadoguya yaptigi alti seyahat 36 yila yayilan Jean-Baptiste Tavernier. Anvers’den göç etmis, cografya haritalari ticareti yapan bir Protestanin oglu olan bu tüccar hayatini seyahat ederek geçirdi, dönemin ileri gelenlerince agirlandi, soyluluk unvani alarak toplumsal statüsünü yükseltti, bilgi dünyasina ve gelecege, tüccar olarak mal oldu. Anilarini tüccar olarak yazdi; bu anilari yazmasini bekleyenler de, her seyden önce, ondan ticaret alanindaki deneyimlerini aktarmasini istemislerdi. Tüccarlar insanlar ve nesneler konusundaki degerlendirmelerinde, bunlarin amaçlanan hedefe saglayacagi yarari bas ölçüt olarak alir: Ermeniler iyidir, çünkü toptan ticareti onlar ellerinde tutuyor; Sah iyidir, çünkü Avrupali tüccarlara ilgi gösteriyor; Persepolis ilginç degildir, çünkü ticarete kapalidir, vb. Jean-Baptiste Tavernier kervan ticaretinin vazgeçilmez kosulu olan güzergâhlari belirleme ve betimleme islevini üstlenerek, her seyden önce bir cografyacinin görevini yapti. Anlatilan güzergâhlar, elbette kervan yollarina sagladiklari yarara göre seçilmisti. Tavernier için Dogu bir yandan basarinin, öte yandan da serüvenlerin, saraylarin ve degerli taslarin, kisaca ihtisamin simgesiydi; ama orada yasayan insanlarin simgesi asla degildi. Ne var ki asil sorun, “Dogu despotizmi“ fikrinin ve bundan kaynaklanan Bati’nin üstünlügü düsüncelerinin üzerinde yükseldigi temellerden birini de Tavernier’nin yazdiklarinin olusturmasidir. Bati, daha Rönesans’tan baslayarak, Antikçag serabinin kurbani olmustur. Elindeki kitaptan Antikçag’in parlakligini okuyan, sonra bunlari yerinde görmeye gittiginde, harabelerin sefil köylülerle çevrildigini gören Batili aydin kisi, buralar bugün eger bu hale gelmisse suçun barbarlarda, Türklerde, Araplarda ve digerlerinde oldugu; gasp edilen ve kötü yönetilen bu mirasin Antikçag “degerlerinin“ emanetçisi Bati’nin hakki oldugu sonucuna “mantiksal olarak“ variyordu. Tavernier’nin yaptigi türden incelemeler, çikarilan bu sonuçlari pekistirmekteydi. Tavernier 1631 ile 1663 arasinda Ortadoguya alti seyahat yapti ve bu seyahatleri sirasinda Anadolu’nun çok çesitli köselerine Adapazari, Afyonkarahisar, Ankara, Antakya, Bitlis, Bolu, Bolvadin, Cizre, Diyarbakir, Edirne, Efes, Erzurum, Gebze, Gerede, Gümüshane, Iskenderun, Izmir, Iznik, Kagizman, Kars, Kusadasi, Mardin, Sivas, Sinop, Trabzon, Tarsus, Tatvan, Tokat, Turhal, Urfa ve Van’a ugradi. Etrafina kendi toplumunun önyargi ve kaliplariyla baksa bile Türkleri, Kürtleri, Ermenileri, Rumlari, Yahudileri ve Süryaniler anlatti. Jean-Baptiste Tavernier’nin Les six voyages adli yapiti, 1676’da yayinlanisindan tam 330 yil sonra, geçen yil yitirdigimiz degerli tarihçi Stefanos Yerasimos’un yazdigi giris ve notlarla artik Türkçede... (Tanitim Yazisindan)
Yazar Adı
Jean-Baptiste Tavernier
Çevirmen
Teoman Tunçdoğan
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli