Türkiye'yi Kazanmak

Türkiye Cumhuriyeti kurulusundan itibaren yüzünü batiya dönerek, Batili ülkelerle hep siki iliskiler kurmaya çalisti. Bir yandan Amerika Birlesik Devletleri’nin Ortadogu’daki en yakin müttefiklerinden biri olurken, diger yandan Avrupa Birligi’nin kapisini çalan Türkiye, son birkaç yildir ezber bozan politikalar uyguluyor. Rusya, Iran, Suriye gibi ülkelerle de iliskilerini gelistiren Türkiye’nin önünde jeostratejik ortaklik için artik birden fazla alternatif var. Gordon ve Taspinar Türkiye’yi Kazanmak’ta, Türkiye’nin günden güne Bati’dan uzaklastiginin altini çizerek, neden halen Türkiye’nin Bati için vazgeçilmez bir müttefik oldugunu ve Türkiye ile Bati’nin iliskilerini nasil yeniden iyilestirebileceginin yollarini somut önerilerle tartisiyorlar. Türkiye’nin uluslararasi siyasetinin ciddi bir kirilmanin esiginde oldugu bir süreçte konuyla ilgilenenlerin kaçirmamasi gereken bir eser. Türkiye Cumhuriyeti, kurulusundan itibaren Bati ile iliskilerini gelistirmenin yollarini aradi. Bati ile süregelen bu güçlü beraberlik özellikle Soguk Savas süresince jeostratejik ortaklik anlaminda iki tarafin da karsilikli menfaatleri dogrultusunda doruk noktasina ulasti. Soguk Savasin sona ermesi, Körfez Savasi ve 11 Eylül gibi olaylar iliskiler açisindan önemli kirilma noktalariydi. Ancak bugün karsimiza çikan manzara çok farkli... On yillar boyunca Bati’nin Ortadogu ve Avrasya cografyasinda en güvendigi müttefik olan Türkiye’nin Bati’ya karsi bakisi oldukça degisti. Kore’de savasan, caddelerine Amerikan baskanlarinin isimlerini veren, Avrupa Birligi’nin kapisini çalmaktan usanmayan Türkiye, son yillarda dünyanin en Bati karsiti ülkelerinden biri haline geldi.Süphesiz bu durumun ortaya çikisinda Amerika’nin Ortadogu’da uyguladigi saldirgan politikalarin, Avrupa Birligi’nin Türkiye’yi bastan savmasinin ve komsulariyla iyi iliskiler kurmaya baslayan ve ekonomisi hizla büyüyen Türkiye’nin kendine duydugu güvenin önemli bir payi var. Philip H. Gordon ve Ömer Taspinar, bu çalismada Türkiye’nin dis politika macerasinin bir muhasebesini yapmakla kalmiyor, ayni zamanda Avrasya yönelimini de göz önünde bulundurarak Türkiye’nin Bati ile iliskilerini yeniden tesis etmek adina somut çözüm önerileri sunuyor.