Uygarlıkların Çöküşü

Insanlik tarihi Hakk’in tarafinda olanlar ile batilin tarafinda olanlar arasinda cereyan eden bir mücadeleden ibarettir. Uygarliklarin çöküsünü bu mücadeleden bagimsiz düsünemeyiz. Ticaretlerine, kazanç yollarina, siyasetlerine ve ahlaklarina müdahale eden bir din; sömürü esasina dayali köle düzenlerine çomak sokacagi, haksiz kazanç ve zulümlerini engelleyecegi için Allah’in gönderdigi peygamberleri ve o peygamberlerin yolundan giden dava adamlarini engellemeye çalismislardir. Kendilerine yapilan uyarilari kulak ardi eden, bir türlü akillarini baslarina almayan toplumlar, Yüce Allah’in takdir ettigi mühletin son bulmasi ile beraber ihtisamli uygarliklarina, güç ve kuvvetlerine ragmen tarihin derinliklerinde kaybolurlar. Helâk sekillerinin farkli olusu, karsilasilan aci sonu degistirmez. Dünya üzerinden sayisini bilemeyecegimiz kadar çok "Nemrut" geçmis ve her birinin karsisinda bir "Ibrahim" ya da "Ibrahim’ler" mutlaka var olmustur. Zalimler zulümleriyle âbâd olamamislardir. Çagimiz insanina düsen görev, önceki uygarliklarin basindan geçen bu tehlikeli süreçlerden ve aci sonlardan dersler çikarmasi, tarihe ibret nazariyla bakmasidir. "Andolsun ki onlarin kissalarinda akil sahipleri için ibretler vardir." (Yusuf 12/111) Elinizdeki bu çalisma Hz. Peygamber’in (sas) ümmetini benzer süreçlerden ve hastaliklardan sakindirma amaciyla, önceki ümmetlerin helâk sebeplerine dair verdigi bilgileri, ibret olma yönüyle günümüze tasima hedefi çerçevesinde olusturulmustur.